21 Ekim 2023'te, İsrail Hava Kuvvetleri’nin Suriye'nin başkenti Şam'daki çeşitli hedeflere yönelik gerçekleştirdiği hava saldırıları, Ortadoğu'daki gerginlikleri daha da tırmandırdı. Yıllardır devam eden iç savaşın gölgesinde süregelen bu gelişmeler, bölgedeki güç dengelerini sarsma potansiyeli taşıyor. Bu yazımızda, İsrail’in saldırısının gerekçelerini, etkilerini ve bölgedeki dinamikleri derinlemesine inceleyeceğiz.
İsrail, Suriye’deki İran destekli grupların ve Hizbullah’ın varlığını tehdit olarak görmekte ve bu grupların bölgedeki etkinliğini azaltmak için doğrudan askeri müdahalelerde bulunmaktadır. Son saldırı ile birlikte, İsrail yönetimi, hem ulusal güvenlik stratejisinin bir parçası olarak bu saldırıları meşrulaştırmakta hem de bölgedeki İran etkisini sınırlandırmayı hedeflemektedir. Saldırı gerçekleşmeden önce, Suriye’nin başkenti Şam çevresinde yoğunlaşan askeri faaliyetler ve uluslararası gözlemcilerin raporları, İsrail’in hareketliliğini artıran etkenler arasında yer aldı. Bu işlemler, İran'ın Suriye'deki askeri varlığını güçlendirmek için yapmış olduğu her türlü tehlike olarak değerlendirilmekte ve bu haliyle İsrail’in hareket alanını daraltma amacını taşımaktadır.
İsrail’in bu tür saldırıları yalnızca askeri bir müdahale olarak kalmayıp, aynı zamanda uluslararası topluma da bir mesaj niteliği taşımaktadır. Yakın dönemde yaşanan gerginliklerin, özellikle ABD ve diğer batılı güçlerin Suriye’deki durumu ele alış biçimlerini etkileyebileceği düşünülmektedir. Gerek iç politikada gerekse dış politikada güçlü bir duruş sergilemek isteyen İsrail, bu saldırılarıyla hem müttefiklerine hem de düşmanlarına net bir mesaj verme çabası içerisindedir. Ayrıca bölgedeki cihatçı gruplar ve silahlı milislerin hareketlerini de dikkatle takip eden İsrail, ortaya çıkan her tür tehdide karşılık verme kapasitesini sürekli olarak gözden geçirdiği biliniyor.
İsrail’in Şam’a yönelik gerçekleştirdiği hava saldırısının ardından, uluslararası toplumdan çeşitli tepkiler geldi. Suriye hükümeti, saldırıyı güçlü bir şekilde kınayarak, bu tür girişimlerin Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saldırı olduğunu duyurdu. İran ise, Suriye’ye destek verme taahhütlerini yineleyerek, bu tür saldırıların sonuçlarının olumsuz olacağına dair uyarılarda bulundu. Ayrıca, saldırının ardından Rusya’nın tepkisi de dikkat çekti. Rusya’nın, İsrail’in bu eylemlerini eleştirmesi, Suriye üzerindeki güç dengesinin yeniden sorgulanmasına neden oldu. Rusya, Suriye’nin egemenliğine karşı bu tür saldırıların durdurulması çağrısında bulundu ve uluslararası hukukun ihlali olarak nitelendirdi.
Bu süreçte, Suriye iç savaşının devam ettiğini ve ülkedeki karmaşık dinamiklerin hâlâ geçerliliğini koruduğunu unutmamak gerekir. Ülkede çeşitli etnik ve dini grupların bir arada yaşamasının oluşturduğu sosyal yapının yanı sıra, dış güçlerin de bölgedeki etkisi, Suriye’nin geleceğini şekillendirmede kritik bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla, İsrail’in saldırıları sadece askeri bir operasyon değil, aynı zamanda daha geniş bir stratejinin parçasıdır. Ortadoğu'daki siyasi, askeri ve sosyo-ekonomik etkileri göz önünde bulundurulduğunda, bu tür olayların sonuçları çok daha derin ve uzun vadeli olmaktadır.
Gelecekteki olası gelişmeleri belirleyen en önemli unsurlar, uluslararası güçlerin Suriye üzerindeki etkisi ve bu konudaki stratejilerinin nasıl şekilleneceğidir. Özellikle ABD’nin ve Rusya’nın, Suriye’deki durum üzerinde nasıl bir politika izleyeceği, bölgedeki güç dengesinin nasıl değişeceğine dair belirleyici olacaktır. Tüm bu unsurlar göz önünde bulundurulduğunda, İsrail’in Şam’a yönelik hava saldırıları, yalnızca bir askeri müdahale olmanın ötesinde, Ortadoğu’daki jeopolitik dinamiklerin yeniden şekillenmesine yol açabilecek bir dönüm noktası niteliğindedir.
Saldırının sonuçları, sadece askeri stratejilerle sınırlı kalmayıp, siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda da derin yankılar uyandıracaktır. Yerel halkın bu gibi olaylar karşısındaki tepkileri, ülkedeki sosyal yapıyı etkileme potansiyeli taşırken, uluslararası ilişkilerde de yeni ittifakların ve düşmanlıkların şekillenmesine yol açabilir. Dolayısıyla, yaşanan bu olayların tüm yönleriyle ele alınması ve gözlemlenmesi, gelecekteki gelişmeler açısından büyük önem taşımaktadır.