Geçtiğimiz günlerde, yerel bir mahallede yaşanan bir olay, hem kurbanı hem de ev halkını sarsan bir şiddet hikayesini gün yüzüne çıkardı. Birlikte yaşadığı kadına uyguladığı korkunç şiddet, çevredeki komşular tarafından anlık olarak kaydedildi ve sonrasında sosyal medyada büyük yankı buldu. Bu olay, yalnızca kurbanı değil, birçok insanı, özellikle kadınları etkileyen toplumsal bir problemi yeniden gündeme getirdi.
Yaşadığımız çağda, kadına yönelik şiddet konusu sadece bireysel bir sorun olmanın ötesine geçerek toplumsal bir probleme dönüşmüştür. Bu tür olaylar, yalnızca mağdurların yaşamını değil, onların ailelerin ve toplumun bir bütün olarak psikolojik durumunu da tehdit eder. Maalesef, birçok kadın, sevdiği biri tarafından şiddete uğradıklarında ne yapacaklarını bilememekte ve çoğu durumda seslerini duyurmakta zorluk çekmektedir. Bu olayda da meydana gelen talihsiz durum, sadece bir kişinin yaşadığı bir trajedi değil, aynı zamanda toplumun bir parçası olan herkesin göz ardı edemeyeceği bir gerçekliğin göstergesidir.
Olayın gerçekleştikleri gün, sakin bir akşam vaktiydi. Mahalledeki pek çok çocuğun ve ailenin dışarıda olduğu bir an, aniden gürültülerle bozuldu. Kadına şiddetin simgesi haline gelen bu olayda, mağdur olan kadın, evde yaşadığı korkunç anları komşularına anlatırken, çevredeki herkesin gözleri korkuyla dolmuştu. Olayın ayrı bir boyutu olarak, hem kadın hem de İnsan Hakları Derneği gibi çeşitli sivil toplum kuruluşlarının bu tür durumlara karşı tavır alması gerektiği bir kez daha gözler önüne serildi.
Yerel sakinlerin yaşananlara gözü gibi bakması, bu tür vakaların toplumda daha fazla duyulmasını sağlar. Bu gibi şiddet olaylarının önlenmesi ve bu konuda farkındalık yaratılması, hem sokaklarda hem de sosyal medyada sağlam adımlarla ilerlemeyi gerektiriyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede, her bir bireyin birer savunucu olması gerekirken, bu tür olaylar sadece cezai boyutu ile değil, aynı zamanda toplumsal duyarlılık açısından ele alınmalıdır.
Bunun yanında, yaşanan olay hakkında daha tatmin edici bilgi sahibi olmak için, olayın gerçekleştiği evin etrafındaki mahalle sakinleriyle yapılan röportajlarda, çoğu kişinin, kadının yaşadığı duruma tanık olduğunu ve “Hiç beklemediğimiz bir şey, çok üzücü” ifadelerini kullandığını duyduk. Bu durum, toplumun şiddet konusundaki kaygısını ve kadınlara karşı daha dikkatli olması gerektiğini vurguladı.
Mahalledeki birçok kişi, kadınların bu tür olaylardan nasıl korunacağı hakkında bilgilendirilmesi gerektiğini savunarak, yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının daha aktif rol almasını talep ediyor. Unutmamak gerekir ki, bir kadının yaşadığı şiddet, yalnızca onun değil, tüm toplumun sorunudur. Bizlerin bu tür olumsuzlukların karşısında sesimizi yükseltmemiz ve beraber hareket etmemiz, bir çözüm önerebilmek için önemlidir.
Sonuç olarak, bu korkunç olay bir kez daha gösterdi ki, kadına yönelik şiddet asla kabul edilebilir bir durum değildir. Mahalle halkı olarak, bir araya gelip dayanışma içinde olmak, mağdurların sesi olmak ve bu tip olayların önüne geçebilmek adına daha proaktif bir tutum sergilemek hepimizin sorumluluğundadır. Bu yazı, umarız ki, mahallede ve diğer yerlerde benzer olayların yaşanmaması için toplumsal farkındalık oluşturur.