Hayatta en zor şeylerden biri, sevdiklerimizi kaybetme korkusuyla yaşamaktır. Aylardır hastalıkla mücadele eden ve her geçen gün umutlarını kaybettiğini söyleyen bir baba, yaşadığı derin acıyı ve hala içinde beslediği umut ışığını içten bir dille anlatıyor. Oğlu hastanede yatarken yaşadığı süreç ve inandığı destek ile birlikte yaşadığı zorlukları dile getiriyor. "Doktora gitti, gelecek diyorum" şeklindeki ifadesi, onun sadece bir baba değil aynı zamanda bir savaşçı olduğunu da kanıtlıyor.
Bu haberin merkezinde, belki de her gün karşılaştığımız ama çoğu zaman görmezden geldiğimiz bir durum yatıyor. Babası, oğlu Sercan için sürekli olarak doktor ziyaretlerine gidiyor. İçindeki umut, aldığı kötü haberlerle zaman zaman sarsılsa da, bırakmamaya çalıştığı bir inanç var. "Umarım doktorlar, onun için bir çözüm bulur," diyor. Sercan’ın hastalık süreci, sadece bir tıbbi mücadele değil, aynı zamanda ruhsal bir test. Bu süreçte babası, oğlu için sadece fiziksel değil, duygusal destek de vermek zorunda. "Her defasında doktorların yüzündeki ümitsizliği gördüğümde içimdeki umut da sarsılıyor," diye ekliyor.
Bunun yanı sıra, babanın başka bir derdi var. Sercan'ı iyileştirmek için sadece tıbbi destek yeterli değil. Aile desteği, özellikle de güçlü bir baba-kız ilişkisi bu zorlu süreçte belirleyici bir rol oynuyor. "Sercan’ın moral bulması için uğraşıyorum. Geçmişte yaşadıklarımızı sıkça hatırlatıyorum ona. Hep birlikte güçlü olmalıyız," diyor. Oğlunun yanında olduğu sürece, yanında yürüyüş yaparak, çocukluk anılarını anlatarak, ona yeni hayaller kurdurarak, en azından bu zor şartlarda bir nebze olsun huzur getirmeye çalışıyor. Acısıyla başa çıkmaya çalışan bir baba, yıllar geçse de içinde taşıdığı bu mücadele ruhu ile çocuklarını her zaman desteklemeye hazır olduğunu belirtiyor.
Bu durum, sadece onun değil, aynı zamanda birçok ailenin yaşadığı bir dram. Toplumda hastalıklara karşı gösterilen duyarsızlık, acılı babanın anlattığı hikaye ile çok daha somut hale geliyor. "Birçok insan, hastalıkları sadece duyuyor ama benim gibi yaşayanlar dertlerinde yalnız kaldıklarını hissediyor," diyor. Belki de en büyük destek, paylaşmak ve birbirimizin acılarını anlamaktır.
Baba, umut dolu cümlelerin yanı sıra gerçeklerle de yüzleşmek zorunda. "Bazen korkuyorum. Ama korkularımı bir kenara bırakıp, Sercan’a güçlü görünmeye çalışıyorum. Bu, onun için en iyisi," diyor. Oğlunun gözlerinin içine bakarak verdiği bu sözler, içindeki acının ne kadar yoğun olduğunu ve umutlarını nasıl beslediğini gösteriyor.
Sonuç olarak, Sercan’ın o zor günlerinde babasının yanında olması, belki de ona hayata tutunmanın verdiği gücü sağlıyor. Bu hikaye, birçok acılı ailenin yaşadığı zorlu bir sürecin simgesi ve aynı zamanda umudun ve dayanışmanın da bir örneği. "Doktora gitti, gelecek diyorum" cümlesi, sadece bir bekleyiş değil, aynı zamanda savaşma iradesinin ve eldeki güzellikleri korumanın bir ifadesi. Hayat ne kadar zor olursa olsun, sevgi ve destekle zorluklar aşılabilir. Bu baba da, sırlarıyla dolu kalbinde hala bir umut ışığı taşımaktadır, ve bu umut ışığı onun için her şeyden daha değerli.